بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

هَمَّازٍ مَّشَّآءٍۭ بِنَمِيمٍ ١١

Gammaz koğuculukla gezer.

– Elmalılı Hamdi Yazır

مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ ١٢

Hayır engeli, mütecâviz vebâl yüklü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

عُتُلٍّۭ بَعْدَ ذَٰلِكَ زَنِيمٍ ١٣

Zobu, sonrada dakma (zenîm).

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَن كَانَ ذَا مَالٍ وَبَنِينَ ١٤

Mal sahibi olmuş ve oğulları var diye.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ ١٥

Karşısında âyetlerimiz okunurken "eskilerin masalları" dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

سَنَسِمُهُۥ عَلَى ٱلْخُرْطُومِ ١٦

Haberiniz olsun ki biz onlara belâ vermişizdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّا بَلَوْنَٰهُمْ كَمَا بَلَوْنَآ أَصْحَٰبَ ٱلْجَنَّةِ إِذْ أَقْسَمُواْ لَيَصْرِمُنَّهَا مُصْبِحِينَ ١٧

O bağ sahiblerini belâlandırdığımız gibi; o sıra ki yemin etmişlerdi: sabah olunca onu mutlaka divşireceklerdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَا يَسْتَثْنُونَ ١٨

Bir istisna da yapmıyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَطَافَ عَلَيْهَا طَآئِفٌ مِّن رَّبِّكَ وَهُمْ نَآئِمُونَ ١٩

Derken ona Rabbından bir dolaşan dolaşıvermişti onlar uyuyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَصْبَحَتْ كَٱلصَّرِيمِ ٢٠

Sabaha kadar o bağ sırıma dönüvermişti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَتَنَادَوْاْ مُصْبِحِينَ ٢١

Derken sabaha yakın birbirlerine seslendiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu